YİRMİ
DÖRDÜNCÜ DEVÂ
Ey mâsum (günahsız) hasta çocuklara ve mâsum
çocuklar hükmünde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde
mühim bir ticaret-i uhreviye (ahiret ticareti) var. Şevk ve gayretle o ticareti
kazanınız.
Bediüzzaman Hazretleri hasta çocuklara
bakan ve masum çocuk gibi olan yaşlı hastalara hizmet eden hasta bakıcılara
sesleniyor. Çok şanslısınız,
sizin önemli bir ahiret ticaretiniz var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız,
diyor. Yani, sevap biriktirdiğinizin farkında olarak şevkle hizmet etmeye devam
edin.
Mâsum çocukların hastalıklarını, o nazik (ince, zarif)
vücutlarına bir idman, bir riyazet (antrenman) ve ileride dünyanın
dağdağalarına (sıkıntılarına) mukavemet verdirmek (dayanabilmek)
için bir şırınga (aşı) ve bir terbiye-i Rabbâniye (herşeyin Rabbi olan
Allah’ın terbiyesi) gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine (dünya hayatına)
ait çok hikmetlerle (faydalarıyla) beraber ve hayat-ı ruhiyesine (ruhi hayatına)
ve tasaffî-i hayatına (hayatı kirlerden arındırarak saflaşmasına)
medar (sebep)
olacak büyüklerdeki keffâretü'z-zünub (günahların kefareti) yerine, mânevî ve ileride
veyahut âhirette terakkiyât -ı mâneviyesine medar (manevi yükselişlere sebep)
şırıngalar nev'indeki (aşılar türündeki) hastalıklardan gelen sevap, peder ve
validelerinin (anne ve babalarının) defter-i a'mâline (amel defterine)
, bilhassa sırr-ı şefkatle çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden
validesinin sahife-i hasenâtına (annelerinin iyilikler defterine) girdiği, ehl-i hakikatçe (Hakikat ehli evliyaların
bildirmesiyle) sabittir.
Bediüzzaman Hazretleri bu paragrafta çok
uzun bir cümle yazmış. Artık risale diline alıştınız, dikkatli okuyunca eminim
kolayca anlayabilirsiniz. Ama yinede bir örnekle açıklarsak sanırım daha
anlaşılır olacaktır.
Mesela 8-9 yaşında zatürre veya benzer bir
hastalıktan hastanede yatmakta olan bir çocuk gördünüz. Başında annesi var,
ateşini düşürmek için alnına soğuk bez koyuyor. Çocuğun masum haline ve
annesine acıdınız, ve içinizden, hastalık günahları affettirir biliyoruz, ama
bu çocuk günahsız, Allah NEDEN masum çocukları hasta edip acı çektiriyor,
dediniz. Cevap veriyor, diyor ki:
Görünüşte o nazik bedene biraz acı çektiriyor, ama bu onun hayrınadır, bir aşıdır. Aşıların içine
bir miktar mikrop koyarlar. Vücut, o azıcık mikropla mücadele ederek karşı
koymayı öğrenir, ve artık o hastalığa karşı savunmaya hazırdır. İşte onun gibi
masum yavrununda narin bedeni, bu geçici acıyla hastalıklara karşı güçlenmiş
olur. Ayrıca sabretmeye alışır, kİ
BÖYLECE büyüyünce başına gelebİlecek hastalık, bela ve sıkıntılara kolayca
dayanabİlsİn…
Bediüzzaman Hazretleri hastalıkların
günahları affettirdiğini ancak o masum çocuğun günahsız olmasından dolayı şunu
bildiriyor; Hasta çocukların iki türlü sevap kazandığını bildiriyor. Günahları
affettirmekten gelen ve manevi yükselişe sebep olan sevaplar. Ama ergenlikten
önce çocukların sevap defteri açılmadığı için, bu sevapların çocuğun anne ve babasının amel defterİne yazıldığını bildiriyor.
Bunu Hakikat Ehli Evliyaların haber vermesine bağlıyor.
Özellikle çocuğunun sıhhatini kendi
sıhhatine tercih eden şefkatli annelerin iyilikler defterine, daha fazla sevap
yazılırmış.
İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm (büyük)
sevap almakla beraber, o ihtiyarların-ve bilhassa peder ve valide ise-dualarını
almak ve kalblerini hoşnut etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki
saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu, rivâyât- ı sahiha (doğruluğu kesin Hadisi
Şerifler) ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile (tarihi olaylarla)
sabittir.
Hasta Yaşlılara hizmet etmenin çok büyük
sevabı varmış. Hele o yaşlılar anne ve baba olursa… Yaşlılara vefalı olarak
kalplerini kırmadan dualarını alarak hizmet etmek, hem bu dünyada hem de
ahirette mutlu olurmuş. Kaynak olarak Peygamberimizin SAV doğruluğu kesin
hadislerini ve tarihi olayları gösteriyor.
İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar
bir veled (evlat),
evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini (anne-babasını)
rencide etse (kalbini
kırıp üzse), azâb-i uhrevîden (ahiretteki azaptan) başka, dünyada çok
felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla (olaylarla) sabittir.
Evet bununla ilgili çok örnekler var
etrafımızda… Ana babasına yaşlılığında hizmet eden, aynısını evlatlarından
görüyor. Zamanında anne babasının gönlünü almayıp darıltan bir evlat, benzer
muameleyi ilerde kendi evlatlarından görüyor, çok şahit oluyoruz, değil mi?
Peygamber Efendimiz SAV derki; “Allah’ın
rızası ana-babanın rızasındadır.” , “Veysel Karâni’nin kavuştuğu bütün
ihsan ve dereceler, annesine yaptığı iyilik sebebiyledir.” (Riyaz’ün
Nasihîn)
Evet, ihtiyarlara, mâsumlara, yalnız akrabasına bakmak
değil, belki ehl-i iman (iman sahipleri) -madem
sırr-ı imanla (imanın sırrı ile) uhuvvet- i hakikiye (hakiki kardeşliğe)
var- onlara rast gelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç
olsa, ruh u canla (büyük bir istekle) ona hizmet etmek İslâmiyetin muktezasıdır (gereğidir).
Bir de müslümanlığın gereğinden bahsederek
bitiriyor. Sadece yaşlı akrabaya değil, muhtaç hastalara da büyük bir şevkle
hizmet edin, diyor. Çünkü ayetle sabit, müminler kardeştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder