YEDİNCİ DEVÂ
Ey sıhhatinin (sağlığının) lezzetini kaybeden hasta!
Senin hastalığın sıhhatteki nimet-i İlâhiyenin (sağlıklı olmaktan gelen ilahi nimetin)
lezzetini kaçırmıyor, bilâkis tattırıyor, ziyadeleştiriyor. (artırıyor) Çünkü
birşey devam etse tesirini (etkisini) kaybeder.
Bu Devada Bediüzzaman Hazretleri, hasta
oldum sağlığın lezzeti kaçtı, diye üzülen hastalara teselli veriyor. Hasta
olman, sağlığın lezzetini kaçırmak bir yana aslında lezzeti artırır, diyor.
Çünkü, diyor. Birşey sürekli devam etse
etkisini kaybeder. Ben yirmi yaşıma kadar yürüyordum ve yürüyebilmenin
kıymetini o zaman bilemiyordum, kaybedince değerini şimdi anlıyorum. Yürümeyi
çok özledim.
Hattâ ehl-i hakikat (hakikat ehli alimler) müttefikan (ittifakla-hepbirden)
diyorlar ki: "Herşey zıddıyla bilinir."
Bediüzzaman Hazretleri çok mütevazi bir
islam alimidir. Hakikat makamı, tasavvufta Allah’a ulaşma makamlarının en
üstünüdür; Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat. Bediüzzaman Hazretleri Hakikat
makamının zirvesinde olmasına rağmen mütevaziliğinden kendi görüşünü dahil
etmiyor.
Meselâ, karanlık olmazsa ışık bilinmez, lezzetsiz
kalır. Soğuk olmazsa hararet (sıcaklık) anlaşılmaz, zevksiz kalır. Açlık olmazsa
yemek lezzet vermez. Mide harareti olmazsa, su içmesi zevk vermez. İllet (bela, dert, sıkıntı)
olmazsa âfiyet zevksizdir. Maraz (hastalık) olmazsa sıhhat lezzetsizdir.
Çok sade ifadeyle açıklamış. Kısaca,
Hastalık olacakki sağlığın kıymetini bilip hayatından zevk alasın, diyor.
Madem Fâtır-ı Hakîm (hikmet sahibi Yaratıcı)
insana her çeşit ihsanını ihsas etmek (hissettirmek) ve herbir nevi nimetini
tattırmak ve insanı daima şükre sevk etmek istediğini, şu kâinatta çeşit çeşit,
hadsiz envâ-ı nimeti (çeşitli nimetleri) tadacak, tanıyacak derecede, gayet çok
cihazatla insanı teçhiz etmesi (donatması) gösteriyor ki, elbette sıhhat ve âfiyeti
verdiği gibi, hastalıkları, illetleri, dertleri de verecektir.
Allah her insana sayısız nimetler
vermiştir. ALLAH’IN TEK İSTEDİĞİ KULUNUN
ŞÜKRETMESİDİR. ŞÜKRETMEYİ BAZEN KULUNA HATIRLATMAK İSTER, HASTALIK, BELA VERİR.
Kul o zaman nimetin kıymetini anlar ve şükretmediğinin farkına varır. Ve
Bediüzzaman Hazretleri bize şöyle soruyor:
Senden soruyorum: "Bu hastalık senin başında veya
elinde veya midende olmasaydı, sen başın, elin, midenin sıhhatindeki lezzetli,
zevkli nimet-i İlâhiyeyi hissedip şükreder miydin?" Elbette şükür değil,
belki düşünmeyecektin; şuursuz, o sıhhati gaflete, belki sefahete (zevk ve eğlenceye)
sarf ederdin.
Evet bunu hep düşünüyor ve şükrediyorum;
eğer sağlıklı olsaydım, belkide böylesine güçlü bir imana kavuşamayacak ve
şükretmeyi aklıma getirmeyi bırakın, belkide içki, kumar, zinaya düşecek,
ahirette ceza görecektim. ALLAH’IM İYİ Kİ
BANA ENGELLİLİK VERDİN. SANA SONSUZ HAMDOLSUN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder