11 Kasım 2012 Pazar

ALTINCI DEVÂ


 

ALTINCI DEVÂ

 

Farkettiniz sanırım son yazı Altıncı Deva idi, ikinci defa aynı isimli Devanın olmasını Bediüzzaman hazretleri şöyle açıklıyor:

 

{(Haşiye - Dipnot): Fıtrî bir surette (Doğal biçimde) bu lem'a (Lemalar isimli eserin bu yazısı) tahattur ettiğinden (hatıra geldiğinden), altıncı mertebede iki deva yazılmış. Fıtrîliğine ilişmemek için öylece bıraktık, belki bir sır vardır diye değiştirmedik.}

 


Ey dünya zevkini düşünüp hastalıktan ıztırap çeken kardeşim! Bu dünya eğer daimî olsaydı ve yolumuzda ölüm olmasaydı ve firak (ayrılık) ve zevâlin (yokolmanın) rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde (gelecekte, hesap gününe işaret) mânevî kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım.

 

Bediüzzaman Hazretleri hasta oldum diye dünya zevklerinden uzak kaldığını düşünüp üzülen hastalara sesleniyor ve neden üzülmemeleri gerektiğini açıklıyor ve diyor ki:

 

EĞER DÜNYADA ÖLÜMSÜZ OLSAYDIK, ÖLÜM VE HASTALIK OLMASAYDI, HERKES SAĞLIKLI VE MUTLU OLSAYDI, AHİRETTE HESAP VERME DERDİMİZ OLMASAYDI, EVET İŞTE O ZAMAN HASTA OLDUN DİYE BEN SANA ACIRDIM.

 

Fakat madem dünya birgün bize "Haydi, dışarı" diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak. O bizi dışarı kovmadan, biz bu hastalıklar ikazatıyla (ikazlarıyla) şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk etmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.

 

Gayet sade bir dille rahat anlaşılıyor.

 

Evet, hastalık bu mânâyı bize ihtar edip (uyarıp) der ki:

 

"Senin vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsait muhtelif (çeşitli) maddelerden terkip edilmiştir. (düzenlenmiştir)

 

Hastalık hal lisanıyla bize şöyle der: Senin bedenin taş ve demir gibi sağlam değil ki bak hastalandın. Hz. Bediüzzaman devamında ise bu Devanın sonunu şöyle bağlıyor:

 

Gururu bırak, aczini (acizliğini, güçsüzlüğünü) anla. Mâlikini (sahibin olan Allah’ı) tanı, vazifeni bil, dünyaya niçin geldiğini öğren." Kalbin kulağına gizli ihtar ediyor. (uyarıyor)

 

İnsan, hasta olduğunda acizliğinin, hiçbir şeye gücünün yetmediğinin farkına varmalı, gururu bir yana bırakarak Allah’ı tanımalı ve dünyaya neden geldiğini öğrenmelidir, ki bunun için acizane tavsiyem TÜRKÇE KURAN MEALİ OKUMAnızdır.

 

Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor. Hususan (özellikle) meşru olmazsa (yani helal değilse), hem devamsız, hem elemli, hem günahlı oluyor. O zevki kaybettiğinden hastalık bahanesiyle ağlama; bilâkis hastalıktaki mânevî ibadet ve uhrevî (ahirete yönelik) sevap cihetini düşün, zevk almaya çalış.

 

İnsan hastalığına sabrederek kazanacağı sevapları ve inşallah cennetteki verilecek nimetleri düşününce, bu geçici dünyadaki hastalık sebebiyle kaçırdığı fani lezzetlere üzülmez, hiç önemsemez. Denizi gören havuza bakar mı?

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder